Fevzi Zemzem ve Mehmet Aydın
1965-66 sezonunda Ocak ayının ikinci haftasıyla beraber takımımız ciddi şekilde düşüşe geçmişti ve oynadığı 7 maçın 6'sını kaybederken sadece 1 beraberlik alabilmişti.Üstelik bu 7 maçın dört tanesini iç sahada oynamıştık ve deplasmanların bir tanesi yine İzmir takımlarından Altay ile oynadığımız maçtı.
Tarihler 19 Mart 1966'yı gösteriyordu ve bu sefer Galatasaray deplasmanındaydık; rakibimiz oynadığı son 16 maçında sadece bir kez yenilmişti.Ligin ilk yarısında evimizde 1-0 yendiğimiz Galatasaray'ı bu sefer yenebileceğimizi düşünen kişi sayısı oldukça azdı.
İsviçreli hakem Gilbert Droz'un yönettiği maçı Fevzi Zemzem'in ilk yarıdaki golüyle 1-0 kazandık ve kötü gidişe bir dur dedik.
O gün galibiyetin mimarlarından olan kalecimiz Ali Artuner bir pozisyonda topu kornere tokatlayarak tehlikeyi uzaklaştırıyor.
Yine bir başka pozisyonda Ali Artuner adeta yerlerde sürünerek rakibin gol atmasına izin vermiyor, küçük fotoğrafta ise Kaptan Gürsel Aksel maçtan sonra Ali Artuner'i olağanüstü mücadelesi nedeniyle kutlayıp sarılıyor.
Bu maç ciddi anlamda dönüm noktamız olmuştu; bu galibiyetin ardından oynadığımız 8 maçta 7 galibiyet, 1 beraberlik aldık ve ligi o sezon ilk 5 takım arasında bitirdik.
Maçtan 5 gün sonra Galatasaray Teknik Direktörü Gündüz Kılıç, Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde bu maçla ilgili ''Fevzi ve Mehmet'' başlığıyla gururlanacağımız bir anısını da anlatmıştı.
Sahadan yenik, başı öne eğik ayrılışların acısı öylesine sarsıcıdır ki...Giriş tünelinin basamakları ayaklarınızın altında oynar.Sonra da soyunma odasına giden o loş koridor büsbütün loşlaşıp uzadıkça uzar.Etrafta bir sürü insan, kimi alaylı alaylı, kimi dik dik size bakar.Bütün bunların arasından geçerken kulaklarınızda da hala seyircilerin sizi ayıplayan avazeleri çınlar.
İşte geçen haftaki maçtan sonra da tam bu ruh haleti içinde soyunma odamıza doğru yürüyordum.Futbolcular bir bir, üzgün üzgün yanımdan geçip gidiyorlardı.Eski bir alışkanlıkla içimden onları sayıyordum.Bütün takım soyunma odasına girdikten sonra oraya girmek adetimdi.Yanımdan tam on futbolcu geçip gitmişti, geride bir kişi olacaktı. Döndüm baktım, Bahri Altıntabak iki Göztepeli futbolcunun sırtında geliyordu.Aklıma eski askerlerin bir sözü geldi: ''Mağlupların yaralılarını galipler taşırlar...''
İçim bir hoş oluverdi, geriye dönüp onlara doğru koştum.Göztepeli Fevzi (Zemzem) ve Mehmet (Aydın) galibiyet sevinçlerini bile son derece terbiyeli şekilde saklayıp, büyük bir ihtimamla Bahri'yi sırtlarında taşıyorlardı.Soyunma odamıza kadar getirip pek efendice ''Geçmiş Olsun'' diyerek sakat meslektaşlarını bıraktılar.Sırtlarını okşayıp, onlara candan teşekkür ettim.Yenilginin ezintisiyle bunalmış içime, birden adeta bir ferahlık gelmişti.Dokusu bu kadar sağlam olan bir takıma yenilmek, pek kahredici olmamalı gibi geldi o an bana.Sportmen Fevzi ve Mehmet'e teşekkürlerimi tekrarlarken, onları yetiştiren Göztepe camiasına da en samimi hürmetlerimi belirtmek isterim.Zira sporun bu güzel tarafları çok özlediğimiz şeyler oldu artık bugün için.
Alican Gündoğan
Göztepeliler.com
Yorumlar (4)
vatandas
atilla taylan
M.Corleone1925
YAHYA ÇALDIRAN